Manşet
MUSTAFA BALBAY
TARİH:02.01.2017
Yorumlar (0)
GÜNDEM
MUSTAFA BALBAY
TÜRKİYE'YE NE OLACAK?
2017, 2016 doğurdu!
Görünen o ki; 2016'nın tüm sorunları katlanarak devam edecek. Ancak hemen vurgulayalım; asıl olan sorunların nasıl, ne kadar artacağı değil, bunlar karşısında bizim ne yapacağımız.
Nasıl bir mücadele yöntemi benimseyeceğiz?
Bu yöntemi sürdürebilecek miyiz?
Öncelikle ülke içinde, devamında da dünyada terörle mücadeledeki haklılığımızı ortaya koyup, geniş kesimlerin desteğini arkamıza alabilecek miyiz?
Bu sorulara net ve samimi yanıtlar verip işe koyulmamız gerekiyor.
Aksi halde 2017 nasıl başladıysa öyle devam edecek.
Hükümete iki çağrımız var:
Gelin, aklınızı, yetkinizi, memleketin geleceğini tek kişiye emanet etmeyin...
Gelin, gerçeklerden korkmayın...
***
Çağrıyla ne demek istediğimizi açalım...
Bir ülkenin istihbarat örgütünün başlıca işi muhalif avı olursa, o ülke kevgire döner.
Bu yöntemle muhalefeti yok etmeniz de mümkün değildir. Her şeye karşın Türkiye'nin demokrasi birikimi muhalefetin hep var olacağı bir düzeydedir.
Bunu aklınızdan çıkarmayın.
Tüm muhalifleri bitirseniz, kendi içinizden muhalif çıkar.
Gelin istihbarat gücünü gerçek yerinde kullanın.
Başta gazeteciler olmak üzere muhalefete yönelik baskının en çarpıcı fotoğraflarından biri şudur:
ABD'nin dünya çapındaki yayın organı New York Times, Türkiye kaynaklı haberlerinde muhabir adı kullanmama kararı aldı.
Bunun Türkiye'de basın özgürlüğünün ne hale geldiğini göstermekten çok öte anlamı var.
Reina saldırısının ardından televizyonlardaki haber tartışma programları için söylenebilecek tek şey şu:
Çok kanallı tek seslilik!
4-5 konuklu programlar o kadar al gülüm ver gülüm haline geldi ki; sonunda katılımcılar gülümseyerek sözü birbirlerinde devretmeye başladılar.
Son dönemin medya profesörlerine Prof. Dr. yerine şu daha uygun düşer:
Recep.Dr.
Sosyal medya için de durumu şöyle özetleyebiliriz:
Cumhurbaşkanına en ufak eleştiri, soruşturma, hatta tutuklama nedeni ama, her türlü nefret yorumu, terör örgütü övücülüğü, insanın kanını donduran küfür serbest.
***
Böyle bir Türkiye ortamında ne sorunlarımızı sağlıklı tartışabiliriz ne de çözebiliriz.
Bu tabloyu iktidarın öyle ya da böyle desteklediği, beslediği dikkate alınırsa umutlu olmak elbette güç. Ama biz umudu bu gidişin içinde değil, kendimizde, halkın sağduyusunda arayacağız, bulacağız, büyüteceğiz.
AKP bu mantıkla Türkiye'nin sorunlarına çözüm bulamaz. Şunu yapar:
Türkiye'nin sorunların çok iyi kullanır!
Bugüne kadar bunu yaptı. Bundan sonrası için AKP açısından da deniz bitti. Daha fazla kandırması için yeni yöntemler bulması gerekecek.
İşte buna izin vermemek gerekiyor.
2017'nin başındaki temel soru şu:
Türkiye'ye ne olacak?
Nereye evrilecek?
Bunun yanıtını sadece AKP'ye bırakırsak vay halimize...
Yuh bize...
En az AKP kadar ülkemiz için plan üretebilecek bir ortak güç oluşturmak gerekiyor.
Bunu yaparken AKP'ye oy vermiş tabana da gerçekleri anlatmayı hedeflemek şart.
AKP'ye düşman değiliz, AKP'nin yönetme biçimine karşıyız.
Bu memleket hepimizin...
Birlikte yaşamayı başaramazsak 40'ar 50'şer öleceğiz.
Gözlerimizde yaş...
Kalplerimizde yangın...
Beynimizde kara bulutlar...
Elimiz bağrımızda...
Ödümüz ağzımızda...
YORUMLAR ( 0 )