Manşet
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
TARİH:23 EKİM 2016
Yorumlar (0)
GÜNDEM
MUSTAFA BALBAY
ŞEHİT AİLESİYLE 2 SAAT:
"VATAN DA SAĞ OLSUN, CAN DA..."
İzmir Aliağa'ya 2015 Eylülünden sonra ikinci kez şehit ateşi düştü.
Geçen yılki şehidimiz Gökhan Çakır'ın ailesi Muş'tan İzmir'e göçmüştü... Önceki gün toprağa verdiğimiz Yüzbaşı Özgür Çevik'in ailesi de Sivas Kangal'dan gelip Aliağa'ya yerleşmiş.
Şehidimiz Özgür Çevik'i toprağa verdiğimiz cuma sabahı Aliağa'daydık.
Gökhan Çakır'ın babası Faruk Çakır da Çevik ailesinin petkim’le Aliağa merkezi arasında yeni oluşmuş semtteki evindeydi.
Faruk beyin Eylül 2015'te oğlunu toprağa verdiği günkü yüz hali neredeyse değişmemişti. Sarıldık, fazla konuşamadık. Özgür'ün babası Recep Çevik, her taziyeye gelenle yeniden deşilen yarasını büyük bir metanetle taşıyordu. Yanına oturduk.
Böylesi anlarda söylenebilecek genel sözleri bitirdikten sonra çok da rahatsız etmeden ne zaman ayrılmalı diye düşünürken Sivas günlerinden sözü açtı.
İzmir'e göç, 3 kızı, 2 oğlunun seçtiği hayatlar... Derken konuyu bana da getirdi, “sizi 1990'lardan beri tanıyorum. İlk yazılarınızı okuduğum dönemde sizinle ilgili, iyi kumaş, demiştim. Sonra başınıza gelenler bizim ailenin de hep konuştuğu şeyler oldu" diye başladı. Ara ara bunları da konuştuk. Taziyeye gelenlerle birlikte konu şehit evladı etrafında devam etti.
***
Taziyeye grup halinde gelenler Özgür’ün silah arkadaşları... Hakkari’den, Tunceli'den...
Tunceli günlerindeki uzman çavuşlardan biri anlatıyor:
Tunceli günlerindeki uzman çavuşlardan biri anlatıyor:
"Birlikte çok operasyona gittik. Birinde bizim durumumuzun daha tehlikeli olduğu bir çatışma ortamındaydık. En riskli sorumluluğu o üstlendi, ‘burada birimizin ölmesi gerekiyorsa, o benim' dedi. Böylesine fedakâr bir komutandı... Geçen yıl Hakkari'ye tayin oldu. Hakkari birinci tercihiydi..."
Babaya taziyeye gelenlerle birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bir komutanlığın daha oluşturulduğunu öğrendik; Şehit İşleri Komutanlığı...
Şehit acısı artınca, gazilerin sorunlarını da çözmek için karargâhlarda böyle bir komutanlık kurulmuş. Şehidin ailesinin takibi yapılıyormuş. Haklarının eksiksiz verilmesi için planlama yapılıyormuş.
***
Ailenin öteki üyelerinin acı çok sıcakken söylediklerine karşı çok özenli olmak gerekir. Ancak iki diyaloğu paylaşmadan geçemeyeceğim.
Anne Gülperi Çevik bizi görünce ilk şunları söyledi:
"Siz Silivri'de İken biz size çok dua ettik. Ama sizler benim evladımı kurtaramadınız. Hani analar ağlamayacaktı?"
Kardeşlerin yaşadığı acının tarifi olanaksız. Görüntüler bir ölçüde yansıtıyor. Kız kardeşinin şu sözleri hala kulaklarımızda:
"Vatanı, Atatürk'ü canından çok seven bir kahraman gitti. Vatan sağ olsun da, canlar da sağ olsun..."
***
Şehitlerimiz istatistiklerden ibaret değil. Her şehit haberinin arkasında hiç ama hiç kapanmayacak gözyaşı pınarlarının açıldığını unutmamak gerekiyor.
Vatanın bütünlüğü için, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlara karşı elbette her şey yapılmalı. Tarihte olduğu gibi bu uğurda her şeyi göze almaya hazır yurtseverler sayıya vurulmaz.
Ancak şehit kardeşinin dediği gibi vatanın da sağ olması, canların da sağ olması esas...
Hepimizin bu konuda sorumluluğu var.
Terörle mücadele ederken, terörün bir daha hortlayamayacağı bir gelecek hayal etmek gerekiyor.
YORUMLAR ( 0 )