Manşet

GÜNDEM MUSTAFA BALBAY

GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
TARİH:20 TEMMUZ 2016 Yorumlar (0)
GÜNDEM
MUSTAFA BALBAY
 
BELKİ DE BİR YARBAY 
GENERALE EMREDİYORDU...


 
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yerleşik tutumlarından biri şudur; halkın üzerine silah doğrultmaz.
 
Terörle mücadele ederken meskun mahal operasyonları gerektiğinde teröristlerin bulunduğu hedeflerde yerel halkın da olmasını dikkate alarak şehit verme pahasına özenli hareket etmiştir.
Bu konuda zaman zaman yaşanan olumsuzluklara da açıklık getirmeye özen göstermiştir.

Bu girişi şu soruya açıklık getirmek için yaptık:
15 Temmuz gecesi halkın üzerine hedef gözetmeksizin ateş eden askerler nasıl bir anlayışın sonucudur?

Yanıtı şöyle özetleyebiliriz:

Cemaatin özel eğitiminden geçmenin sonucudur.

Yıllarca şu tür haberler kamuoyuna yansıdı:
Cemaatin sızdığı yerlerde bir binbaşı, bir generalden daha üst makamda olabiliyor. Bir kaymakam valinin üstünde olabiliyor.
Bizler de bu sütunlarda bu gerçekleri örnekleriyle verdik, tehlikeye dikkat çektik.
 

***
 

15 Temmuz gecesi, emir komutanın nasıl karmaşık hale geldiğini yukarıdaki tabloyu dikkate almadan netleştiremeyiz.
İlk bilgiler gösteriyor ki, pek çok üst düzey komutanın ya bir altı ya da en yakını darbeci FETÖ üyesi. 

Kamuoyuna yansıyan ilk ifadelerde Genelkurmay Başkanının emir subayından Cumhurbaşkanının yaverine kadar devletin hemen her organının kapısını açan kişi FETÖ'cü.

Çok şaşırdığımız bir tablo değil.

Yeniden altını çizmek gerekirse yıllarca dikkat çekmeye çalıştığımız bir tehlikeydi bu.

Yakın gelecekte bir yarbay ifadesinde, “emrimde 3 general, 10 albay, 15 astsubay vardı. 
Gülen okullarında yetiştim. Askeri okul sınavlarına girmeden bir gün önce soruları bir abi bana getirdi. Dereceye girerek askeri okula kaydımı yaptırdım. Hızla yükseldim. Şu şu kişilerden sen sorumlusun, dediler. Onların emirlerini yerine getirdim" derse şaşırmayacağız.
 

***
 

Dün 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığı binası ile Meclis arasındaki caddede açılan ateş sonucu yaralananları ziyaret ettik.

Güven Hastanesi'nde 18 yaşında üniversite sınav sonuçlarını bekleme heyecanı içindeki genç kızdan emekli memur kadar her kesimden yaralı, en güvenli olması gereken yerde yedikleri kurşunun acısını taşıyorlardı. Olanlara bir anlam veremiyorlardı. 

Yaralı emeklinin bir derdi, gazi olmaktı, “bu durumda beni gazi yapmaları gerekir" diyordu. 
Üniversite adayı, “Ankara dışında bir yerde okumak istiyorum, tek tercihim bu" diyordu.

Durumu daha ağır olanlar yoğun bakımdaydı. Yakınlarına şifa diledik.
Onları taşıyan ambulansların şoförleri de çelik yelek giymek durumunda kalmış. Çünkü ambulanslar da kurşunlardan payını almış.
Düşmanla savaşırken bile ambulans hedef seçilmez.

Bu kaos ortamından çıkış için önce sağduyuya, sonra olayları tüm boyutlarıyla aydınlatmaya, devamında da bu noktaya nasıl geldiğimizi sorgulamaya gereksinim var.
 

YORUM YAZ









YORUMLAR ( 0 )