Gündem
Mustafa Balbay
Hukuksal soykırım!
TARİH:18 Ekim 2020 Pazar
Yorumlar (0)
Bereket ki inatla Türkiye’de hukuk arayan gözler tükenmiyor. Onların başında gelen Prof. Dr. Kemal Gözler’in Enis Berberoğlu kararına ilişkin kaleme aldığı son yazındaki şu cümleyi birkaç kez okudum:
“Bugünlerde kendimi iki kere ikinin beş etmeyeceğini söylemek zorunda kalan matematikçiler gibi hissediyorum...”
Bir bilim insanı gerçeğin, iktidar sahiplerinin keyfine göre değiştirilemeyeceğini anlatmak için başka ne desin?
Aslında bu, bir haykırış...
“Hukuku katletmeyin” çığlığı...
Centilmen bir isyan!
Türkiye günlerdir anayasanın 153. maddesini tartışıyor:
“Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir... Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar...”
Anayasa Mahkemesi (AYM) 13 Ekim’de CHP İstanbul Milletvekili iken Meclis Başkanı’nın hukuksuzluğa alet olmasıyla milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu ile ilgili özetle şu kararı aldı:
“Berberoğlu’nun seçilme hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı, kişi hürriyet ve güvenliği hakkı ihlal edilmiştir. Yeniden yargılanmasına...”
Muhatap İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’ye şu karşılığı verdi:
“Yeniden yargılamaya yer olmadığına, hükmün aynen ifasına...”
Türkçesi şu:
“Hukukun iflasına...”
***
Berberoğlu’nun ilk tutukluluğundan bugünkü duruma kadar her aşaması hukuksuzluklarla dolu.
Davayı önce birleştirdiler, sonra ayırdılar...
Önce casusluk var dediler, sonra vazgeçtiler...
Önce tahliyesine dediler, sonra vekilliğini tutukladılar...
Bu, kanun devleti bile olmadığımızın göstergesidir...
Türkiye’de kanunların uygulanması, kişiye, zamana ve olaya göre değişiyor.
S-ağır Ceza Mahkemesi o kadar bağımsız o kadar bağımsız ki; hukuktan, Anayasa Mahkemesi’nden ve hatta anayasadan da bağımsız...
Yeri geldiğinde hiç kimsenin, işleyenin dahi bilmediği suçları üreten mahkemeler yeri geldiğinde tüm Türkiye’nin tartıştığı bir olayda suç unsuru bulamıyor, bulmuyor.
Hayatı, devletin çetelerden, hırsızlardan arınması mücadelesiyle geçmiş Emin Çölaşan, Necati Doğru FETÖ’cü...
Sızan bilgilerin 32 cihana gittiğini herkesin konuştuğu “Kozmik Oda” davasında casus yok... Buna karşın tepeden tırnağa gazeteci Müyesser Yıldız’dan casus üretmeye kalk!
Böyle bir ortamda günlük gelişmeleri izlerken en çok dikkat edilmesi gereken şu:
Akıl sağlığını korumak!
***
Bu hafta Alparslan ve Melikşah’ın Vezir-i Azam’ı, bugünün diliyle başbakanı Nizamü’l Mülk’ün ölüm yıldönümü. Siyasetname kitabının yazarı Nizamü’l Mülk, 14 Ekim 1092’de Hasan Sabbah’ın adamlarınca şehit edildi.
Türklerin siyasi tarihinde, Nizamü’l Mülk’ün şahsında başbakanlık makamının en az bin yıllık geçmişinin olduğu söylenebilir.
Siyasetname bugüne de hitap eden, “devleti yönetme sanatına” ilişkin bilgilerle doludur. Altını çizdiğimiz 3 cümlesini aktaralım:
“Güçlü devlet, güçlü adaletle olur; adaletin duvarı, devleti tüm kale duvarlarından daha iyi korur.”
“Devlet yönetiminde adalet mertebe olarak, dinin de üstündedir.”
“Küfr ile belki amma zulm ile payidar kalmaz memleket!”
Bin yıl sonra bugün ne durumdayız?
Başbakanlık kalkmış... Bakanlar Kurulu bitmiş... Yargı ruhunu Saray’a teslim etmiş...
Yargıya son sözümüz:
Verdiğiniz kararlar katliam değil...
Hukuksal soykırım!
YORUMLAR ( 0 )